Av. Alparslan LEVENT -Karşıyaka Avukat - İzmir Avukat
Av. Alparslan LEVENT -Karşıyaka Avukat - İzmir Avukat
Av. Alparslan LEVENT -Karşıyaka Avukat - İzmir Avukat

BORÇLAR HUKUKU

Giriş

Borçlar Hukuku, bireyler arasındaki borç ve alacak ilişkilerini düzenleyen, günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası olan hukuk dalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK), bu hukuk dalının temel kaynağını oluşturur ve borç ilişkilerinde tarafların hak ve yükümlülüklerini ayrıntılı bir şekilde düzenler. TBK, borç ilişkilerinin kurulmasından sona ermesine kadar geçen süreci kapsamlı bir şekilde ele alarak, taraflar arasında adil ve dengeli bir ilişki kurulmasını amaçlar. Borçlar Hukuku, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerin de borç ilişkilerini düzenler ve bu bağlamda ekonomik hayatın düzenli bir şekilde işlemesine katkıda bulunur. Karşıyaka avukat, İzmir avukat ve diğer hukuk büroları, bu kanun doğrultusunda müvekkillerine hukuki danışmanlık ve temsil hizmetleri sunarak, hukuki güvenliği sağlarlar.

Borçlar Hukuku'nun Tanımı ve Kapsamı

Borçlar Hukuku, kişilerin mal varlıklarına ilişkin borç ve alacak ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK), bu hukuk dalının ana kaynağını oluşturur ve borç ilişkilerinin kurulmasından sona ermesine kadar olan süreci ayrıntılı bir şekilde düzenler. TBK'nın 1. maddesi, Borçlar Hukuku'nun amacını ve kapsamını belirler. Buna göre, Borçlar Hukuku'nun temel amacı, borç ilişkilerinde tarafların hak ve yükümlülüklerini belirlemek, borçların ifası ve ifa edilmemesi durumunda doğacak sorumlulukları düzenlemektir.

Borçlar Hukuku'nun kapsamı oldukça geniştir. Sözleşmeler, haksız fiiller ve sebepsiz zenginleşme gibi farklı borçlanma sebeplerini içerir. Borçlar Hukuku'nun düzenlediği başlıca konular arasında sözleşmelerin kurulması, geçerlilik şartları, tarafların borç ve yükümlülükleri, borçların ifası ve ifa engelleri, sorumluluk ve tazminat, zamanaşımı ve hükümsüzlük gibi konular yer alır.

TBK'nın 2. maddesi, dürüstlük kuralını (MK 2) düzenler ve bu kuralın borç ilişkilerinde de geçerli olduğunu belirtir. Dürüstlük kuralı, tarafların borç ilişkilerinde birbirlerine karşı dürüst ve iyi niyetli davranmalarını zorunlu kılar. Ayrıca, TBK'nın 3. maddesi, hakkın kötüye kullanılmasını yasaklar. Bu maddeler, Borçlar Hukuku'nun temel ilkelerinden olup, borç ilişkilerinde adil ve dengeli bir ilişki kurulmasını amaçlar.

Örneğin, bir satış sözleşmesinde satıcı ve alıcı arasındaki borç ve alacak ilişkileri, TBK'nın ilgili hükümleri çerçevesinde düzenlenir. Satıcı, malı zamanında ve ayıpsız teslim etmekle yükümlüyken, alıcı da bedeli ödeme yükümlülüğüne sahiptir. Bu tür ilişkilerin düzenlenmesi, ekonomik hayatın güvenli ve düzenli bir şekilde işlemesini sağlar.

Borç İlişkisinin Unsurları

Borç ilişkisi, bir tarafın (alacaklı) diğer taraftan (borçlu) bir edimi talep etme hakkına sahip olduğu hukuki bir ilişkidir. Bu ilişkinin temel unsurları borçlu, alacaklı, edim ve hukuki sebep olarak dört ana başlıkta incelenebilir.

  1. Borçlu ve Alacaklı:
    Borçlu, borç ilişkisi kapsamında belirli bir edimi yerine getirmekle yükümlü olan kişidir. Alacaklı ise, borçludan bu edimi talep etme hakkına sahip olan kişidir. TBK'nın 90. maddesi, borç ilişkisinin taraflarını ve bu tarafların hak ve yükümlülüklerini düzenler.

  2. Edim:
    Edim, borçlunun yerine getirmesi gereken davranış veya performanstır. Edim, para ödeme, mal teslim etme, bir iş yapma veya yapmaktan kaçınma gibi çeşitli şekillerde olabilir. TBK'nın 89. maddesi, edimin ne şekilde yerine getirileceğini ve edimin kapsamını açıklar. Edimin ifa edilebilir, belirli ve mümkün olması gerekmektedir.

  3. Hukuki Sebep:
    Hukuki sebep, borç ilişkisinin doğmasına yol açan neden veya olaydır. Bu, bir sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme veya kanundan doğan bir yükümlülük olabilir. TBK'nın 112. maddesi, borcun ifa edilmemesi durumunda borçlunun sorumluluğunu ve hukuki sonuçlarını düzenler.

Örneğin, bir kira sözleşmesinde kiraya verenin (alacaklı) kiralanan mülkü belirli bir süre boyunca kiracıya (borçlu) kullanma ve yararlanma hakkı vermesi ve kiracının bu hizmet karşılığında kira bedelini ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu durumda, kira sözleşmesi borç ilişkisinin hukuki sebebini oluşturur.

Borçlar Hukuku'nda Sözleşmeler

Sözleşmeler, Borçlar Hukuku'nun temelini oluşturan ve en yaygın borçlanma sebebidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'na (TBK) göre, sözleşme, iki veya daha fazla kişinin karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla bir borç ilişkisi kurmalarıdır. TBK'nın 1. maddesi, sözleşmelerin kurulmasını ve geçerlilik şartlarını düzenler.

Sözleşmelerin geçerliliği için bazı temel unsurların varlığı gereklidir:

  1. Tarafların Ehliyeti:
    Sözleşme yapma ehliyetine sahip olmak, tarafların akıl sağlığı yerinde ve reşit olmaları gerekir. TBK'nın 9. maddesi, ayırt etme gücüne sahip olmayı ve kanuni temsilcilerin onayını düzenler.

  2. İrade Beyanı:
    Tarafların sözleşme yapma iradesini açıkça beyan etmeleri gerekir. İrade beyanı, teklif ve kabul ile oluşur. TBK'nın 10. maddesi, irade beyanının şekli ve geçerlilik koşullarını açıklar.

  3. Konu:
    Sözleşmenin konusunun hukuka, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olmaması gereklidir. Ayrıca, konunun belirli veya belirlenebilir olması gerekir. TBK'nın 11. maddesi, sözleşme konusunun belirlenmesi ve geçerlilik şartlarını düzenler.

  4. Sebep:
    Sözleşmenin hukuki sebebi, tarafların sözleşme yapma amacıdır. Hukuki sebep, TBK'nın 27. maddesine göre, hukuka veya ahlaka aykırı olmamalıdır.

Sözleşmeler, genellikle yazılı olarak yapılmakla birlikte, bazı durumlarda şekil şartına tabi değildir. Ancak, belirli sözleşmelerin geçerliliği için yazılı şekil şartı aranır. Örneğin, gayrimenkul satış sözleşmeleri yazılı olarak yapılmak zorundadır ve resmi şekil şartına tabidir.

TBK'nın 12. maddesi, sözleşmelerin genel hükümlerini ve tarafların yükümlülüklerini düzenler. Taraflar, sözleşme ile üstlendikleri edimleri ifa etmekle yükümlüdürler. İfa edilmemesi durumunda, borçlu sorumluluğa tabi tutulur ve alacaklı, TBK'nın 112. maddesi gereğince tazminat talep edebilir.

Örneğin, bir hizmet sözleşmesinde, hizmeti sağlayan tarafın belirli bir işi yapma yükümlülüğü bulunurken, hizmeti alan tarafın bu hizmet karşılığında belirli bir bedel ödeme yükümlülüğü vardır. Hizmet sözleşmeleri, TBK'nın 393. maddesi ve devamı hükümlerince düzenlenmiştir.

Türkiye'deki En Yaygın Sözleşmeler (300 kelime)

Türkiye'de en yaygın kullanılan sözleşmeler, çeşitli ekonomik ve sosyal ilişkilerin temelini oluşturur. Bu sözleşmeler, Türk Borçlar Kanunu (TBK) kapsamında düzenlenmiş olup, tarafların hak ve yükümlülüklerini belirler. En yaygın sözleşme türleri arasında satış sözleşmesi, kira sözleşmesi, hizmet sözleşmesi, eser sözleşmesi ve kefalet sözleşmesi bulunmaktadır. Bu sözleşmeleri detaylı olarak inceleyelim.

  1. Satış Sözleşmesi:
    Satış sözleşmesi, satıcı ile alıcı arasında mal veya hizmetin bedel karşılığında devrini konu alan sözleşmedir. TBK'nın 207. maddesi ve devamı hükümleriyle düzenlenmiştir. Satıcı, malı zamanında ve ayıpsız teslim etmekle yükümlüyken, alıcı da bedeli ödeme yükümlülüğüne sahiptir. Örneğin, bir konut satış sözleşmesinde, satıcı mülkü belirlenen tarihte teslim etmeli ve alıcı bedeli ödemelidir.

  2. Kira Sözleşmesi:
    Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir taşınmazı kiracıya belirli bir süreyle ve bedel karşılığında kullanma hakkı tanıdığı sözleşmedir. TBK'nın 299. maddesi ve devamı hükümleriyle düzenlenmiştir. Kiraya veren, kiralananı kullanıma elverişli halde tutmak, kiracı ise kira bedelini ödemekle yükümlüdür. Örneğin, bir konut kira sözleşmesinde, kiracı kira bedelini düzenli olarak öderken, kiraya veren mülkü kullanıma uygun halde tutar.

  3. Hizmet Sözleşmesi:
    Hizmet sözleşmesi, bir tarafın (işçi) belirli bir iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) ise bu hizmetin karşılığında ücret ödemeyi taahhüt ettiği sözleşmedir. TBK'nın 393. maddesi ve devamı hükümleriyle düzenlenmiştir. İşçi, işi özenle yapma ve işverenin talimatlarına uyma yükümlülüğündedir. Örneğin, bir çalışan ve işveren arasında yapılan iş sözleşmesi, hizmet sözleşmesine örnektir.

  4. Eser Sözleşmesi:
    Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin ise bunun karşılığında bir bedel ödemeyi taahhüt ettiği sözleşmedir. TBK'nın 470. maddesi ve devamı hükümleriyle düzenlenmiştir. Yüklenici, eseri zamanında ve sözleşmeye uygun olarak teslim etmekle yükümlüdür. Örneğin, bir inşaat projesinde müteahhit ile iş sahibi arasında yapılan sözleşme, eser sözleşmesidir.

  5. Kefalet Sözleşmesi:
    Kefalet sözleşmesi, kefilin borçlunun borcunu ödememesi durumunda, alacaklıya karşı borcu üstlenme taahhüdünde bulunduğu sözleşmedir. TBK'nın 581. maddesi ve devamı hükümleriyle düzenlenmiştir. Kefil, borçlunun borcunu ödememesi halinde alacaklıya ödeme yapma yükümlülüğündedir. Örneğin, bir kredi sözleşmesinde bankanın kredi borcunu güvence altına almak için borçlu dışında üçüncü bir kişiden kefalet istemesi yaygındır.

Bu sözleşmeler, Türkiye'de ekonomik ve sosyal ilişkilerin düzenlenmesinde kritik bir rol oynar ve taraflar arasında adil bir ilişki kurulmasını sağlar. Her bir sözleşme türü, belirli yasal gereklilikler ve yükümlülükler içerir ve tarafların haklarını koruma amacı taşır. Karşıyaka avukat ve İzmir avukat, bu sözleşmelerin hazırlanması, incelenmesi ve uygulanmasında müvekkillerine profesyonel hukuki destek sağlarlar.

Borçların İfası ve İfa Engelleri

Borçların ifası, borçlunun borçlandığı edimi alacaklıya tam ve gereği gibi yerine getirmesidir. İfa, borç ilişkisinin sona erdirilmesinin en yaygın yoludur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK), ifa sürecini ve ifa engellerini ayrıntılı olarak düzenlemektedir.

  1. İfa Yeri ve Zamanı:
    Borcun nerede ve ne zaman ifa edileceği TBK'nın 89. ve 90. maddelerinde düzenlenmiştir. Genel kural olarak, borcun ifa yeri ve zamanı taraflar arasında kararlaştırılmışsa bu karara göre hareket edilir. Aksi takdirde, TBK hükümleri uygulanır. Örneğin, para borçları, alacaklının yerleşim yerinde ödenir (TBK m. 89/1). İfa zamanı ise, kararlaştırılmamışsa, borç doğar doğmaz ifa edilmelidir.

  2. İfanın Konusu ve Şekli:
    Borcun konusu olan edim, belirli ve anlaşılır olmalıdır. TBK'nın 84. maddesi, borcun konusunun belirlenebilir ve hukuka uygun olmasını zorunlu kılar. İfa, genellikle borcun mahiyetine uygun olarak yapılır ve kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmedikçe, tam olarak yerine getirilmesi gerekir.

  3. İfa Engelleri:
    Borçlu, borcunu ifa edemezse, ifa engelleri devreye girer. TBK'nın 112. maddesi, borcun ifa edilmemesi halinde borçlunun sorumluluğunu düzenler. Borcun ifa edilmemesi, borçlunun kusuruna dayalı olabileceği gibi, borçlunun kontrolü dışında gerçekleşen sebeplerden de kaynaklanabilir.

  4. Mücbir Sebep ve Beklenmeyen Hâl:
    Mücbir sebep, borçlunun kontrolü dışında gelişen ve borcun ifasını imkânsız kılan olaylardır. TBK'nın 136. maddesi, borcun ifasının imkânsız hale gelmesi durumunda borçlunun sorumluluktan kurtulacağını belirtir. Mücbir sebep veya beklenmeyen hâl durumunda, borçlu ifadan kurtulur ve tazminat ödemez.

  5. Kısmi İfa ve İfa Eksikliği:
    Kısmi ifa, borcun yalnızca bir kısmının yerine getirilmesidir. TBK'nın 84. maddesine göre, alacaklı kısmi ifayı kabul etmek zorunda değildir. İfa eksikliği ise, borcun tam olarak ifa edilmemesidir ve alacaklı, eksik ifadan dolayı zarar görmüşse tazminat talep edebilir.

Örneğin, bir taşınma sözleşmesinde, nakliyat firmasının belirli bir tarihte ve belirli koşullarda eşyaları taşımayı taahhüt etmesi, ifa yükümlülüğünü doğurur. Firma, mücbir sebep dışında, bu yükümlülüğü yerine getirmezse tazminat ödemek zorunda kalabilir.

Sorumluluk ve Tazminat

Borçlar Hukuku'nda sorumluluk, borçlunun borç ilişkisine aykırı davranışından dolayı alacaklıya verdiği zararı tazmin etme yükümlülüğüdür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK), borçlunun sorumluluğunu ve tazminat yükümlülüğünü çeşitli maddelerde düzenlemektedir.

  1. Borçlunun Sorumluluğu:
    TBK'nın 112. maddesi, borcun ifa edilmemesi veya gereği gibi ifa edilmemesi durumunda borçlunun sorumluluğunu düzenler. Borçlu, borcunu ifa etmez veya gereği gibi ifa etmezse, bundan doğan zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Borçlunun sorumluluğunun doğması için kusurlu olması gereklidir.

  2. Zarar ve Tazminat:
    Zarar, alacaklının malvarlığında meydana gelen eksilmedir. TBK'nın 49. maddesi, haksız fiil nedeniyle doğan zararların tazmin edilmesini düzenler. Aynı şekilde, sözleşmeye aykırılık durumunda da zararların tazmini talep edilebilir. Tazminat, zarar gören tarafın zararını karşılamak amacıyla ödenen bedeldir.

  3. Kusur İlkesi:
    Borçlar Hukuku'nda tazminat sorumluluğunun temel ilkesi kusurdur. TBK'nın 115. maddesi, borçlunun kusurunun bulunmadığı durumlarda sorumluluktan kurtulacağını belirtir. Kusur, borçlunun ihmal veya kastıyla borca aykırı davranışta bulunmasıdır.

  4. Maddi ve Manevi Tazminat:
    Maddi tazminat, alacaklının malvarlığında meydana gelen maddi kayıpları kapsar. Manevi tazminat ise, kişilik haklarına saldırı nedeniyle duyulan acı, elem ve ıstırabın karşılanması amacıyla ödenir. TBK'nın 58. maddesi, manevi tazminat talebinin koşullarını düzenler.

Örneğin, bir taşıma sözleşmesinde nakliyat firması, eşyaları zamanında teslim etmezse ve bu gecikme nedeniyle alacaklı zarar görürse, firma bu zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Eğer gecikme mücbir sebep veya beklenmeyen hâl nedeniyle olmuşsa, firma sorumluluktan kurtulabilir.

Borçlar Hukuku'nda Zamanaşımı

Zamanaşımı, belirli bir süre içinde kullanılmayan hakların zamanaşımına uğraması sonucunda dava edilemez hale gelmesi anlamına gelir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK), zamanaşımı sürelerini ve bunun hukuki sonuçlarını ayrıntılı bir şekilde düzenlemektedir.

  1. Genel Zamanaşımı Süresi:
    TBK'nın 146. maddesine göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her türlü alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Bu genel kural, borçlar hukuku kapsamındaki tüm alacaklar için geçerlidir.

  2. Özel Zamanaşımı Süreleri:
    Belirli türdeki alacaklar için özel zamanaşımı süreleri öngörülmüştür. Örneğin, TBK'nın 147. maddesi uyarınca, kiraya verenin kira alacağı, avukatın vekalet ücreti alacağı, doktorun, mühendis ve mimarın ücret alacakları beş yıllık zamanaşımına tabidir.

  3. Zamanaşımının Başlangıcı:
    Zamanaşımı süresi, alacağın muaccel olduğu tarihte işlemeye başlar. Muacceliyet, borçlunun borcunu ifa etmekle yükümlü olduğu tarihtir. TBK'nın 149. maddesi, zamanaşımının ne zaman işlemeye başlayacağını düzenler.

  4. Zamanaşımının Kesilmesi ve Durması:
    TBK'nın 153. maddesi, zamanaşımının kesilmesi ve durmasını düzenler. Zamanaşımının kesilmesi, alacaklının borçluyu dava etmesi veya borçlunun alacağı kabul etmesi gibi durumlarda gerçekleşir. Zamanaşımı kesildiğinde, süre yeniden işlemeye başlar. Durma ise, belirli hallerde zamanaşımı süresinin işlememesi anlamına gelir.

Örneğin, bir iş sözleşmesinden doğan ücret alacakları beş yıllık zamanaşımına tabidir. İşçi, bu süre içinde alacağını talep etmezse, alacak zamanaşımına uğrar ve işçi dava açamaz hale gelir.

Sonuç

Borçlar Hukuku, bireyler ve tüzel kişiler arasındaki borç ve alacak ilişkilerini düzenleyen, günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan önemli bir hukuk dalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, bu alanda kapsamlı düzenlemeler yaparak tarafların hak ve yükümlülüklerini belirlemekte, borç ilişkilerinin adil ve dengeli bir şekilde işlemesini sağlamaktadır. Sözleşmelerin kurulmasından borçların ifasına, ifa engellerinden sorumluluk ve tazminata kadar birçok konu, Borçlar Hukuku'nun kapsamına girmektedir. Ayrıca, zamanaşımı hükümleri, hakların belirli süreler içinde kullanılmasını zorunlu kılarak hukuki güvenliği sağlamaktadır.

Karşıyaka avukat, İzmir avukat ve diğer hukuk büroları, Borçlar Hukuku'na dair meselelerde müvekkillerine profesyonel hukuki danışmanlık ve temsil hizmetleri sunmaktadır. Borçlar Hukuku'nun karmaşık yapısı nedeniyle, hukuki destek almak, hak kayıplarını önlemek ve borç ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamak için önemlidir.

Borçlar Hukuku Avukatı'nın Önemi

Borçlar Hukuku, bireyler ve tüzel kişiler arasındaki borç ve alacak ilişkilerini düzenleyen önemli bir hukuk dalıdır. Borç ilişkilerinin karmaşıklığı ve çeşitli hukuki riskler, profesyonel bir borçlar hukuku avukatının desteğini gerektirir. Borçlar Hukuku avukatları, borç ilişkilerinin her aşamasında taraflara hukuki danışmanlık sağlayarak, hak kayıplarını önlemekte ve adil çözümler sunmaktadır.

Borçlar Hukuku Avukatının Rolü

Borçlar Hukuku avukatlarının temel görevleri arasında, borç ilişkilerini detaylı bir şekilde analiz ederek mevcut durumların hukuki açıdan değerlendirilmesi yer alır. Bu değerlendirme, tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi ve olası hukuki risklerin tespit edilmesi açısından kritik öneme sahiptir. İzmir ve çevresinde, özellikle Karşıyaka avukat ve Borçlar Hukuku avukatı olarak faaliyet gösteren avukatlar, müvekkillerine bu konularda profesyonel destek sağlarlar.

Sözleşmelerin Hazırlanması ve İncelenmesi

Borçlar Hukuku avukatları, sözleşmelerin hazırlanması, incelenmesi ve sözleşmeler hakkında hukuki danışmanlık hizmeti sunarlar. Sözleşmelerin hukuka uygun bir şekilde hazırlanması, tarafların ileride doğabilecek hukuki sorunlardan korunmasını sağlar. Örneğin, bir satış sözleşmesinde tarafların hak ve yükümlülüklerinin net bir şekilde belirlenmesi, sözleşmenin geçerliliği ve ifası açısından önemlidir. Avukat Alparslan LEVENT gibi uzman avukatlar, bu tür sözleşmelerin hazırlanmasında müvekkillerine rehberlik ederler.

İcra ve İflas Süreçlerinde Rehberlik

İcra ve iflas süreçleri, borç ilişkilerinde tarafların en sık karşılaştığı hukuki durumlardan biridir. Borçlar Hukuku avukatları, alacakların tahsil edilmesi ve icra-iflas süreçlerinin yönetilmesi konusunda müvekkillerine rehberlik ederler. Bu süreçlerde hukuki danışmanlık almak, alacakların etkin bir şekilde tahsil edilmesini ve borçluların yasal haklarının korunmasını sağlar.

Maddi ve Manevi Tazminat Davaları

Borçlar Hukuku avukatları, haksız fiillerden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında da önemli bir rol oynarlar. Haksız fiil, bir kişinin diğerine zarar vermesi durumunda doğan hukuki sorumluluktur. Örneğin, bir trafik kazasında yaralanan kişinin uğradığı zararların tazmini için açılan davalar, borçlar hukuku avukatlarının uzmanlık alanına girer.

Ömür Boyu Gelir ve Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmeleri

Borçlar Hukuku avukatları, ömür boyu gelir ve ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin hazırlanmasında da müvekkillerine destek olurlar. Bu tür sözleşmeler, tarafların yaşam boyu güvence altına alınmasını amaçlar ve detaylı bir hukuki bilgi gerektirir.

Sebepsiz Zenginleşme ve Vekalet İlişkileri

Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri ve vekalet ilişkilerinden kaynaklı uyuşmazlıklar, Borçlar Hukuku avukatlarının sıklıkla karşılaştığı konular arasındadır. Avukatlar, bu tür uyuşmazlıkların çözümünde müvekkillerine hukuki danışmanlık sunarak, adil çözümler üretirler.

Yukarıda bulunan tüm açıklamalar doğrultusunda sizlere LEVENT Hukuk Bürosu olarak İzmir başta olmak üzere tüm illerimizde aşağıdaki hizmetleri sunmaktayız:

  • Borç ilişkilerini detaylı bir şekilde analiz ederek mevcut durumların hukuki açıdan değerlendirilmesi,
  • Sözleşmelerin hazırlanması, incelenmesi ve sözleşmeler hakkında hukuki danışmanlık hizmeti verilmesi,
  • İcra ve iflas süreçlerinde rehberlik edilmesi ve alacakların tahsil edilebilmesi için hukuki süreçlerin yönetilmesi,
  • Ömür boyu gelir ve ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin hazırlanmasında destek,
  • Haksız fiilden (bir kişinin diğerini yaralaması, hırsızlık yapması, trafik kurallarını ihlal etmek, piknik sonrası orman yangını vb.) kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarının takibi,
  • Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkilerinin çözümü,
  • Vekalet ilişkisi, vekalet sözleşmesinden ve vekaletsiz iş görmeden kaynaklı uyuşmazlıkların çözümü başta olmak üzere, kişileri ilgilendiren her türlü hukuki hizmeti sunmaktayız.

Karşıyaka avukat, İzmir avukat ve Borçlar Hukuku avukatı olarak, LEVENT Hukuk Bürosu müvekkillerine en yüksek kalitede hukuki danışmanlık ve temsil hizmetleri sunmaktadır. Bu kapsamda, hukuki sorunlarınızın çözümünde ve haklarınızın korunmasında profesyonel destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.