Av. Alparslan LEVENT -Karşıyaka Avukat - İzmir Avukat
Av. Alparslan LEVENT -Karşıyaka Avukat - İzmir Avukat
Av. Alparslan LEVENT -Karşıyaka Avukat - İzmir Avukat

AİLE HUKUKU

Giriş

Aile hukuku, aile içindeki ilişkileri düzenleyen ve bireylerin hak ve yükümlülüklerini belirleyen hukuk dalıdır. Aile hukuku, toplumun temel taşı olan ailenin korunması ve düzenli bir şekilde işleyebilmesi için hayati bir öneme sahiptir. Bu hukuk dalı, evlilik, boşanma, velayet, nafaka ve mal paylaşımı gibi konuları kapsar. Toplumun temel birimi olan aile, bireylerin sosyal, ekonomik ve duygusal gelişiminde önemli bir rol oynar. Bu nedenle, aile hukukunun düzenlemeleri, bireylerin haklarını koruyarak toplumsal düzeni sağlamaya yönelik olmalıdır. Aile hukuku, bireylerin huzurlu bir aile yaşamı sürdürebilmeleri için gerekli hukuki altyapıyı sağlar ve toplumsal barışın teminatıdır.

Aile Hukuku Kavramı ve Önemi

Aile hukuku, medeni hukuk kapsamında yer alan ve aile içi ilişkileri düzenleyen bir hukuk dalıdır. Aile hukuku, evlilik, boşanma, velayet, nafaka ve mal rejimleri gibi konuları kapsar. Bu hukuk dalı, bireylerin aile içindeki hak ve yükümlülüklerini belirler ve aile içindeki ilişkilerin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlar.

Aile hukukunun toplumsal önemi büyüktür. Toplumun temel yapı taşı olan aile, bireylerin doğduğu, büyüdüğü ve geliştiği ilk sosyal birimdir. Aile hukuku, aile içindeki ilişkilerin düzenlenmesi ve korunması açısından büyük bir rol oynar. Aile içindeki huzur ve düzenin korunması, toplumsal barış ve istikrarın sağlanması açısından kritiktir. Bu nedenle, aile hukukunun düzenlemeleri, bireylerin haklarını korumak ve aile içindeki ilişkilerin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini temin etmek amacıyla yapılmıştır.

Aile hukuku, ayrıca toplumsal normların ve değerlerin korunmasına da katkıda bulunur. Evlilik, boşanma, velayet ve nafaka gibi konular, bireylerin yaşamında önemli dönüm noktalarıdır ve bu süreçlerde hukuki koruma sağlanması, bireylerin haklarının korunması açısından gereklidir. Aile hukukunun sağladığı düzenlemeler, bu süreçlerin adil ve düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlar.

Evlilik ve Boşanma

Evlilik Sözleşmesi

Evlilik sözleşmesi, evlilik öncesinde veya evlilik sırasında yapılan, eşlerin mal varlığı rejimini düzenleyen bir sözleşmedir. Evlilik sözleşmesi, evlilik süresince ve boşanma durumunda mal paylaşımının nasıl yapılacağını belirler. Evlilik sözleşmesinin geçerli olabilmesi için tarafların özgür iradeleriyle ve belirli hukuki şartlara uygun olarak yapılması gerekir. Evlilik sözleşmeleri, tarafların mal varlıklarının korunması ve gelecekte doğabilecek anlaşmazlıkların önlenmesi amacıyla yapılır.

Boşanma Sebepleri ve Süreci

Boşanma, evlilik birliğinin mahkeme kararı ile sona erdirilmesidir. Boşanma sebepleri, genel olarak iki ana başlık altında toplanabilir: anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma. Anlaşmalı boşanma, eşlerin boşanma ve boşanmanın sonuçları konusunda karşılıklı olarak anlaşmaları durumunda gerçekleşir. Çekişmeli boşanma ise, eşlerin boşanma ve boşanmanın sonuçları konusunda anlaşamaması durumunda gerçekleşir.

Boşanma süreci, boşanma davasının açılmasıyla başlar. Boşanma davası, taraflardan birinin yetkili aile mahkemesine başvurması ile açılır. Mahkeme, tarafların delillerini değerlendirir ve boşanma sebebinin var olup olmadığına karar verir. Boşanma davasında, mahkeme, nafaka, velayet ve mal paylaşımı gibi konularda da karar verir. Boşanma sürecinde tarafların hak ve yükümlülükleri, aile hukuku çerçevesinde belirlenir ve korunur.

Türk Medeni Kanunu'na Göre Boşanma Sebepleri

Türk Medeni Kanunu'na göre boşanma sebepleri, çeşitli hukuki gerekçelere dayanmaktadır. Bu gerekçeler, eşlerin boşanma davası açabilmesi için belirli şartlar ve durumlar içermektedir.

I. Zina

Madde 161: Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin, boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

II. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış

Madde 162: Eşlerden her biri, diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin, boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

III. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme

Madde 163: Eşlerden biri, küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.

IV. Terk

Madde 164: Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise, terk edilen eş boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

V. Akıl Hastalığı

Madde 165: Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

VI. Evlilik Birliğinin Sarsılması

Madde 166: Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Velayet ve Nafaka

Velayet Hakları ve Sorunları

Velayet hakkı, çocuğun bakım, eğitim ve korunmasını sağlamak amacıyla ana ve babaya verilen yetki ve sorumlulukları ifade eder. Türk Medeni Kanunu'na göre, velayet hakkı evlilik devam ettiği sürece anne ve baba tarafından birlikte kullanılır. Boşanma veya ayrılık durumunda ise çocuğun velayeti, çocuğun üstün yararı gözetilerek mahkeme tarafından belirlenir.

Velayet hakkının kullanımı sırasında çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir. Örneğin, boşanma durumunda çocuğun hangi ebeveynle kalacağı, diğer ebeveynin çocukla ne kadar ve nasıl görüşeceği gibi konular tartışma konusu olabilir. Bu tür durumlarda mahkeme, çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimini dikkate alarak en uygun kararı vermeye çalışır. Velayet davalarında, çocuğun üstün yararının gözetilmesi esastır ve mahkeme, tarafların taleplerinden ziyade çocuğun ihtiyaçlarını ön planda tutar.

Nafaka Türleri ve Hesaplanması

Nafaka, boşanma veya ayrılık durumunda eşlerden birinin veya çocukların geçimini sağlamak amacıyla diğer eş tarafından ödenen düzenli mali destektir. Türk Medeni Kanunu'na göre üç tür nafaka bulunmaktadır:

  1. Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonucu yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak şartıyla, diğer taraftan mali gücü oranında nafaka talep edebilir. Nafakanın miktarı ve süresi, tarafların mali durumlarına ve ihtiyaçlarına göre belirlenir.

  2. İştirak Nafakası: Boşanma veya ayrılık durumunda, çocukların bakım ve eğitim masraflarını karşılamak üzere ödenen nafakadır. Velayet hakkı kendisine verilmeyen ebeveyn, çocuğun bakımına katkıda bulunmak zorundadır. Nafakanın miktarı, çocuğun ihtiyaçları ve ebeveynlerin mali durumları göz önünde bulundurularak belirlenir.

  3. Tedbir Nafakası: Boşanma davası devam ederken, davanın sonucunu beklemeden eşlerden birinin veya çocukların geçimini sağlamak amacıyla geçici olarak ödenen nafakadır. Tedbir nafakası, dava süresince geçerli olup, mahkemenin kararıyla belirlenir.

Nafakanın hesaplanmasında, tarafların gelir durumları, yaşam standartları, çocukların yaşları, eğitim giderleri gibi faktörler dikkate alınır. Mahkeme, tarafların beyanlarını ve sundukları delilleri değerlendirerek, adil ve hakkaniyete uygun bir nafaka miktarı belirler.

Mal Rejimi ve Mal Paylaşımı

Mal Rejimleri

Türk Medeni Kanunu, evlilik süresince eşler arasında mal paylaşımını düzenleyen çeşitli mal rejimleri öngörmüştür. Bu rejimler, evlilik sırasında veya evlilik sona erdiğinde malvarlığının nasıl paylaşılacağını belirler. Kanunda öngörülen dört tür mal rejimi şunlardır:

  1. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi: Eşler, evlilik birliği içinde edinilmiş olan malların paylaşılması esasına dayanır. Eşler, evlilik öncesi sahip oldukları mallar ile evlilik süresince miras yoluyla veya karşılıksız kazandıkları mallar üzerinde kişisel haklarını korurlar. Boşanma durumunda, evlilik süresince edinilmiş mallar eşit şekilde paylaşılır.

  2. Mal Ayrılığı Rejimi: Bu rejime göre, eşler evlilik boyunca edindikleri mallar üzerinde tam mülkiyet hakkına sahiptirler ve boşanma durumunda mal paylaşımı yapılmaz. Her eş, kendi malvarlığı üzerinde tasarruf yetkisine sahiptir.

  3. Mal Ortaklığı Rejimi: Eşler, evlilik süresince edindikleri tüm malları ortak mülkiyet olarak kabul ederler. Boşanma durumunda, ortaklık malları eşit şekilde paylaşılır. Ancak, kişisel mallar bu rejime dahil edilmez.

  4. Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi: Bu rejimde, eşler evlilik süresince kendi malvarlıklarını yönetirler, ancak evlilik sona erdiğinde mallar belirli oranlarda paylaşılır. Eşler arasında yapılan sözleşme ile bu oranlar ve paylaşım şekli belirlenir.

Mal Paylaşımı ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Mal paylaşımı, boşanma veya evliliğin sona ermesi durumunda, eşler arasında malvarlığının adil bir şekilde dağıtılmasını içerir. Mal paylaşımında dikkate alınması gereken başlıca unsurlar şunlardır:

  • Edinilmiş Mallar ve Kişisel Mallar: Eşlerin evlilik süresince edindiği mallar ile kişisel mallarının ayrımının yapılması gerekmektedir. Kişisel mallar, evlilik öncesinde sahip olunan veya miras yoluyla edinilen malları içerir.
  • Değer Artış Payı: Eşlerin katkılarıyla değer kazanan malların paylaşımı, katkı oranına göre belirlenir. Eşlerden birinin, diğerinin malvarlığını artırmaya yönelik yaptığı katkılar, mal paylaşımı sırasında dikkate alınır.

Uygulamada mal paylaşımı konusunda çeşitli sorunlar yaşanabilir. Örneğin, eşlerin mal varlıklarını gizlemesi veya değerini düşük göstermesi gibi durumlar, adil bir paylaşımı engelleyebilir. Bu tür durumlarda, mahkemeler delil toplama ve inceleme yoluna giderek adil bir karar vermeye çalışırlar. Ayrıca, mal paylaşımı davalarının uzun sürmesi ve maliyetli olması da sıkça karşılaşılan sorunlardandır. Bu nedenle, eşlerin evlilik süresince mal varlıklarını düzenli ve şeffaf bir şekilde yönetmeleri, boşanma durumunda yaşanabilecek sorunların önüne geçilmesi açısından önemlidir.

Aile Hukukunda Yeni Düzenlemeler

Son Yasal Düzenlemeler

Aile hukuku alanında yapılan son yasal düzenlemeler, toplumsal ihtiyaçlar ve değişen sosyal dinamikler göz önünde bulundurularak gerçekleştirilmektedir. Bu düzenlemeler, aile içi ilişkilerin daha sağlıklı ve düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla yapılmaktadır.

Yeni düzenlemeler, özellikle nafaka, velayet ve mal paylaşımı gibi konularda önemli değişiklikler içermektedir. Nafaka konusunda yapılan düzenlemeler, nafaka miktarının belirlenmesinde daha objektif kriterlerin kullanılmasını ve nafaka süresinin sınırlanmasını hedeflemektedir. Velayet konusunda yapılan düzenlemeler ise, çocuğun üstün yararının gözetilmesi ve ortak velayet uygulamalarının yaygınlaştırılması amacını taşımaktadır.

Mal paylaşımı konusunda yapılan yeni düzenlemeler, eşler arasında daha adil bir paylaşımın sağlanmasını hedeflemektedir. Bu kapsamda, mal rejimleri ve mal paylaşımına ilişkin usul ve esaslar yeniden düzenlenmiştir. Özellikle edinilmiş mallara katılma rejimi konusunda yapılan değişiklikler, eşlerin katkılarının daha adil bir şekilde değerlendirilmesini sağlamaktadır.

Bu yeni düzenlemeler, aile hukukunun daha etkin ve adil bir şekilde uygulanmasını sağlamakta ve aile içi ilişkilerin düzenlenmesinde önemli katkılar sunmaktadır.

Aile Hukuku Uygulamasında Karşılaşılan Pratik Sorunlar ve Çözüm Önerileri

Pratik Sorunlar

Aile hukuku uygulamasında çeşitli pratik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlar, genellikle mahkeme süreçlerinin uzunluğu, delil toplama ve değerlendirme aşamalarındaki zorluklar ve taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözümündeki güçlüklerden kaynaklanmaktadır.

Mahkemelerde karşılaşılan en büyük zorluklardan biri, davaların uzun sürmesidir. Boşanma, velayet, nafaka ve mal paylaşımı gibi davalar, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların karmaşıklığı nedeniyle uzun sürebilir. Bu durum, hem taraflar hem de çocuklar için olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Aile hukuku davalarında delil toplama ve değerlendirme aşamaları da önemli sorunlar arasındadır. Tarafların mal varlıklarını gizlemeleri, gerçek gelir ve giderlerini beyan etmemeleri gibi durumlar, adil bir karar verilmesini zorlaştırır. Ayrıca, velayet davalarında çocuğun görüşünün alınması ve psikolojik değerlendirmeler yapılması gerekliliği, süreci daha da karmaşık hale getirebilir.

Çözüm Önerileri

Aile hukuku uygulamasında karşılaşılan pratik sorunların çözümü için çeşitli öneriler bulunmaktadır. Bu öneriler, hukuki reformlar, arabuluculuk ve alternatif çözüm yollarının yaygınlaştırılması gibi yöntemleri içermektedir.

Hukuki reformlar, aile hukuku davalarının daha hızlı ve etkin bir şekilde çözülmesini sağlayabilir. Mahkeme süreçlerinin hızlandırılması, delil toplama ve değerlendirme aşamalarının daha

etkin bir şekilde yürütülmesi amacıyla yasal düzenlemeler yapılabilir. Ayrıca, mahkemelerde uzmanlık alanlarına göre özel birimler oluşturularak, aile hukuku davalarının daha uzman kişiler tarafından ele alınması sağlanabilir.

Arabuluculuk ve alternatif çözüm yollarının yaygınlaştırılması, aile hukuku davalarının çözümünde önemli bir rol oynayabilir. Taraflar arasındaki anlaşmazlıkların mahkeme dışı yöntemlerle çözülmesi, sürecin daha hızlı ve maliyetsiz bir şekilde tamamlanmasını sağlar. Arabuluculuk, tarafların karşılıklı uzlaşma yoluyla sorunlarını çözmelerine olanak tanıyan bir yöntemdir ve aile hukuku davalarında etkin bir şekilde kullanılabilir.

Bu çözüm önerileri, aile hukuku uygulamasında karşılaşılan pratik sorunların aşılmasında önemli katkılar sağlayabilir ve aile içi ilişkilerin daha sağlıklı bir şekilde düzenlenmesine yardımcı olabilir.

Sonuç

Aile hukuku, toplumsal yapının temelini oluşturan aile içindeki ilişkileri düzenleyen önemli bir hukuk dalıdır. Evlilik, boşanma, velayet, nafaka ve mal paylaşımı gibi konular, bireylerin haklarının korunması ve toplumsal düzenin sağlanması açısından büyük bir öneme sahiptir. Türk Medeni Kanunu'nun bu konulara ilişkin düzenlemeleri, bireylerin haklarını korumak ve aile içindeki ilişkilerin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla yapılmıştır. Aile hukukunda yapılan son yasal düzenlemeler ve çözüm önerileri, uygulamada karşılaşılan pratik sorunların aşılmasına katkı sağlamaktadır. Bu düzenlemeler ve öneriler, aile içi ilişkilerin daha sağlıklı ve düzenli bir şekilde yürütülmesine yardımcı olurken, toplumsal barış ve istikrarın temin edilmesine de katkıda bulunmaktadır.

Aile Hukuku'nda Avukatın Önemi

Aile hukuku ve boşanma, bireylerin hayatında önemli etkilere sahip konulardır. Bu süreçlerde uzman bir boşanma avukatının rehberliği ve hukuki desteği, bireylerin haklarının korunması ve adil bir çözüme ulaşılması açısından büyük önem taşır. Karşıyaka'da bulunan LEVENT Hukuk Bürosu olarak nişanlanma, evlilik, boşanma, mal rejimi, evlat edinme, nafaka ve tazminat, velayet ve vesayet gibi konular başta olmak üzere aile hukukunu ve dolayısıyla tüm toplumu ilgilendiren her türlü konuda avukatlık ve danışmanlık hizmeti sunmaktayız.

Aile hukuku avukatı, müvekkillerine hukuki süreçlerde rehberlik ederken, onların haklarını en iyi şekilde savunur ve adil bir sonuç elde etmelerini sağlar. Boşanma avukatı olarak, müvekkillerimizin karşılaştığı karmaşık hukuki süreçlerde yanlarında yer alarak, onların çıkarlarını koruyacak stratejiler geliştiriyoruz. Özellikle boşanma sürecinde, nafaka, velayet, mal paylaşımı gibi konularda detaylı hukuki bilgi ve deneyim gereklidir.

LEVENT Hukuk Bürosu olarak, İzmir'de ve tüm Türkiye'de aile hukuku ve boşanma avukatı olarak sunduğumuz hizmetler şunlardır:

  • Anlaşmalı Boşanma Davası: Tarafların karşılıklı anlaşma ile evliliklerini sonlandırması sürecinde hukuki destek sağlıyoruz.
  • Çekişmeli Boşanma Davası: Taraflar arasında anlaşmazlık bulunan boşanma davalarında, müvekkillerimizin haklarını savunuyoruz.
  • Mal Rejiminin Tasfiyesi Davası: Evlilik süresince edinilen malların adil bir şekilde paylaşılması için gerekli hukuki işlemleri yürütüyoruz.
  • Nafaka ve Tazminat Davaları: Boşanma sonrası nafaka ve tazminat taleplerinin belirlenmesi ve tahsilinde hukuki destek sunuyoruz.
  • Tanıma ve Tenfiz Davaları: Yurt dışında alınan mahkeme kararlarının Türkiye'de tanınması ve icra edilmesi süreçlerini yönetiyoruz.
  • Velayet ve Vesayet Davaları: Çocukların velayeti ve vesayeti ile ilgili hukuki süreçlerde müvekkillerimize rehberlik ediyoruz.
  • Nafaka Uyarlama (Arttırım) Davası: Nafaka miktarının güncel koşullara göre uyarlanması davalarını yürütüyoruz.
  • Nafaka ve Tazminat Alacaklarının Tahsili: Nafaka ve tazminat alacaklarının icra yoluyla tahsili konusunda hizmet veriyoruz.
  • Evlilik Öncesi Mal Ayrılığı Sözleşmelerinin Hazırlanması: Evlilik öncesinde mal ayrılığı sözleşmelerinin hazırlanması ve danışmanlık hizmetleri sunuyoruz.
  • Yabancıların Türkiye'de Evlilik İşlemlerinin Yapılması: Yabancıların Türkiye'de evlilik işlemlerinin gerçekleştirilmesi süreçlerinde destek sağlıyoruz.
  • Boşanma Protokolü Hazırlanması: Anlaşmalı boşanma davaları için boşanma protokollerini hazırlıyoruz.
  • İştirak Tedbir, Yoksulluk ve Yardım Nafakalarının Belirlenmesi ve İcrası: Çeşitli nafaka türlerinin belirlenmesi ve icra süreçlerinde hukuki yardım sağlıyoruz.
  • Evlilik Dışı Doğan Çocuk ile Baba Arasında Soy Bağının Kurulması Davası: Evlilik dışı doğan çocukların babalarıyla soy bağının kurulması davalarında hukuki destek sunuyoruz.
  • Soybağının (Nesebin) Reddi ve Tashihi Davaları: Soybağı reddi ve düzeltilmesi ile ilgili davaları yürütüyoruz.
  • Evlat Edinme İşlemleri: Evlat edinme süreçlerinde hukuki danışmanlık ve işlemlerin yürütülmesini sağlıyoruz.

Yukarıda bulunan tüm açıklamalar doğrultusunda sizlere LEVENT Hukuk Bürosu olarak İzmir başta olmak üzere tüm illerimizde aile ve boşanma avukatı olarak kapsamlı hizmetler sunmaktayız. Profesyonel hukuki destek ile müvekkillerimizin haklarını en iyi şekilde korumayı hedefliyoruz.

Karşıyaka avukat hizmetlerimizle, özellikle aile hukuku ve boşanma davalarında müvekkillerimize en üst düzeyde destek sağlamaktayız. Karşıyaka boşanma avukatı olarak, bireylerin hayatındaki zorlu süreçlerde yanlarında yer alarak, hukuki süreçlerin stressiz ve adil bir şekilde sonuçlanmasını sağlıyoruz. İzmir boşanma avukatı olarak, geniş hukuki bilgi ve tecrübemizle müvekkillerimize en iyi hizmeti sunmaktayız. LEVENT Hukuk Bürosu olarak, aile hukuku ve boşanma davalarında müvekkillerimizin haklarını korumak için yanınızdayız.